Açık Bilinç’te konumuz, kediler. Ve kediler üzerinden, geçen haftaki tartışmaya devam ederek, parazitler.
Kedileri dayanılmaz biçimde sevimli bulmamızın nedeni, beynimizde yerleşik bir parazit olabilir mi?
Bu soruyu sormak için geçerli bir nedenimiz var: Farelerde kedi korkusunu yok eden parazit, Toxoplasma gondii.
Kedi aşkının kaynağına dair, bir şehir efsanesine dönüşmüş olan bu enfeksiyon iddiasının aslı astarı ne?
— / —
Geçen hafta, böceklerden kuşlara kadar uzanan bir yelpaze içinde parazitlerle ilgili türlü çeşitli, hayrete şayan vaka çalışmalarından söz etmiştik.
Bu vakalardan birisi, hamamböceğinin davranışını enjekte ettiği bir kimyasalla manipüle eden yaban arısının hikayesiydi.
Kedilere olan aşkımıza, onlardan bize geçen tek hücreli "toxoplasma gondii" parazitinin neden olduğuna dair bir hipotez var.
Bu tez doğru mu?
Bu haftaki ana sorumuz, bu.
— / —
Bir kedisever olarak, kimseyi merakta bırakmadan, hemen baştan söyleyeyim:
Bir tür şehir efsanesine dönüşmüş olan, kedilerin parazitler vasıtasıyla insan davranışını manipüle ettiği tezini inceleyen bilimsel çalışmalar, bu tezin doğru olduğuna dair güçlü veriler bulamamışlar.
Fakat bu 'toxo' paraziti, fare ve sıçanların kedilere karşı davranışını gerçekten değiştiriyor. Burada son derece ilginç bir parazitik manipülasyon hikayesi var.
Fotoğraf: Daily Mail
Türler arası ilişkilerin evrimsel biyolojisi açısından aydınlatıcı bir çalışma.
Detaylarıyla aktarmaya çalışacağım.
— / —
Parazit ve manipülasyon tartışmasını, hayvanlardan bitkilere doğru genişletmek de mümkün.
Örneğin, Türkçesi 'Arzunun Botaniği' olarak çevrilmiş olan Michael Pollan’ın 'The Botany of Desire' kitabının kapağında şu cümle var: "Bir Elmanın Sizi Kullandığını Düşündünüz mü Hiç?"
Bu tür iddiaları nasıl değerlendirmeliyiz?
Kediler ve parazitler konusu, bu bağlamda elmalar ve lalelerle ilgili bir tartışmayla da ilintili.
— / —
İnsan evrimi boyunca evcilleştirilen hayvan türleri arasında yaşamımızda en büyük yer kaplayan iki tür, bugün bizlere evlerimizde can yoldaşlığı eden kediler ve köpekler.
Kedi ve köpeklerin, insan yaşamında yer bulmaları, özellikle zirai toplum hayatına geçişin ardından oluyor.
Tahıl ambarlarından fareleri uzak tutan kediler, koyun sürülerini kurtlardan koruyan köpekler, bu evrimsel hikayenin baş aktörleri.
Özellikle insanlarla köpeklerin ilişkisinin nasıl geliştiği, evrimsel seçilim hakkında ilginç bilgiler barındırıyor.
Sovyet bilimcilerin 1960larda tilkilerin evcilleştirilmesi üzerine başlattığı çalışmalar da çok aydınlatıcı.
— / —
Kedilerle köpeklerin biz insanlarla ilişkileri çok farklı.
Köpeğiniz sizi memnun etmek için, yürüyüşe çıktığınızda size eşlik eder, bundan kendisi de mutlu olur.
Kedinizi bırakın yürüyüşe çıkartmayı, çağırdığınızda yanınıza getirtebilirsiniz, şanslısınız.
Buna rağmen, yani kediler tamamen kendi kafalarının dikine giden, insanları özellikle memnun etme gayretinde olmayan hayvanlar olduğu halde, evlerimizde en çok yer bulan canlıların başında geliyorlar.
Çoğumuz kedileri karşı konulmaz bir biçimde sevimli buluyoruz. Niçin böyle?
— / —
İngilizce'de hayatını kedilere adamış, evinde çok sayıda kedi barındıran kişilere "Cat Ladies" deniyor.
Bu, cinsiyetçi bir karikatürize etme biçimi. Fakat kimi bilimciler, bu prototipe uygun kişilerin kedilere duydukları cazibenin altında parazitlerle ilgili bir neden aramışlar.
Biyologların, insanların kedi sevgisinde böyle parazitlerle ilgili bir neden araması tamamen boşuna değil.
Çünkü, insanları da enfekte edebilen 'Toxoplasma gondii' (kısaca 'toxo') parazitinin, sıçanlarda kedilere karşı dayanılmaz bir 'ölümcül cazibe' yarattığı biliniyor.
Kaliforniya Üniv. Berkeley'de yapılan bir çalışmaya göre, toxo enfeksiyonuna uğramış fareler, doğuştan gelen kedi korkularını kaybediyorlar.
Kedi idrarının kokusu onları artık rahatsız etmez oluyor. Hatta kedilere karşı (sonlarını getirecek olan) bir tür merak duymaya başlıyorlar.
Kaliforniya Ü.'de yapılan farelerde toxo enfeksiyonunun yarattığı davranışsal değişiklik konusunda kısa bir Scientific American videosu (İngilizce).
— / —
Şimdi olaya evrimci bakış açısıyla, doğal seçilim yönünden bakalım.
Toxo'nun enfekte ettiği farelerin kedilerden korkmamaya yönelmesinin, fareler için bir faydası yok,bu açık.
Peki farelerdeki bu davranış değişikliğinin başka bir işlevi, toxo parazitine bir faydası olabilir mi?
Toxo paraziti, insanlar dahil pek çok canlının bedeninde barınabiliyor.
Ama yalnızca kedilerin mide-bağırsak sisteminde üreyebiliyor.
Dolayısıyla, toxo'nun soyunu sürdürebilmesi için, kedilerin midelerine giden yolu bulması çok önemli.
İşte bu yol da, farelerden geçiyor.
Fare ve sıçanları enfekte eden toxo parazitinin, bu hayvanların davranışında neden olduğu değişiklik, onları kedilere karşı savunmasız bırakıyor.
Bir kedi tarafından yakalanıp ısırılan bir farenin bedenindeki toxo parazitleri,böylece üreyebilecekleri kedi mide sistemine geçiyor.
Bu bahsettiğim toxo-fare/sıçan-kedi döngüsünü anlatan kısa bir video (İngilizce): The Cat Parasite That Tricks Rat Brains | Microbe Minute [Not. Son kısmında biraz vahşi görüntüler var, ikaz etmiş olayım.]
— / —
Peki, bu marifetli döngünün kurulmasının, toxo parazitinin dahiyane bir plan neticesinde yaptığı mükemmel bir operasyon olduğunu söyleyebilir miyiz?
Elbette söyleyemeyiz.
Bu tek hücreli parazitlerde, bırakın plan yapmayı, en basit bir düşünce bile üretebilecek bir sinir sistemi veya beyin yok.
Ortada böyle bir planlayıcı veya tasarımcı olmadan, bu tür bir mekanizmanın türler arasında küçük genetik farkların birikmesi ve milyonlarca yıl boyunca doğal seçilim süzgecinden geçerek ortaya çıkması, evrim kuramının doğa anlayışının ve olağanüstü açıklama gücünün bir örneği.
Şimdi, bu bağlamda, yeniden, en başta söz ettiğim, Michael Pollan'ın 'Arzunun Botaniği' kitabına döneyim.
Kitabın İngilizce kapak alt başlığı: Bir bitkinin gözünden dünya
Türkçe kapaktaki soruyu da hatırlayalım: "Bir Elmanın Sizi Kullandığını Düşündünüz mü Hiç?"
Bu sorunun cevabı ne olmalı?
— / —
Pollan, kitabında, dört bitki türünü merkeze alarak bir biyolojik tarih okuması yapıyor.
Elma, patates, lale ve hint keneviri bitkilerinin, tat, güzellik, baş döndürücülük gibi özellikleriyle insanları kullandığı, onları manipüle ederek dünyaya yayıldıkları tezini işliyor.
Söylemeye bile gerek yok, bu bitkilerin hiçbirisi, tıpkı toxo parazitinde olduğu gibi, düşünme, plan yapma, manipüle etme kapasitesine sahip değil.
Dolayısıyla "Arzunun Botaniği"nde Pollan'ın öne sürdüğü tezi, metaforik yönden, yani ancak bir benzetme olarak okumak gerek.
Pollan, pek çok kitabı bulunan ve evrimci anlayışa sahip bir araştırmacı gazeteci. Elmaların biz insanları tarih boyunca manipüle ettikleri tezinin ancak bir benzetme olarak okunabileceğini, elbette kendisi de biliyor.
Fakat kitapta kasten olduğunu düşündüğüm bir muğlaklık var.
Antropomorfik bir okumayla, parazitlerin fareleri, elmaların insanları kendi çıkarları için kullanan canlılar olduğu tezi, komplo-vari sansasyonel bir etki yaratıyor.
Bence Pollan'ın savunduğu tez bu değil, fakat, izlenimim o ki, bu muğlaklığı kitabında kasten barındırıyor.
Pollan'ın Arzunun Botaniği kitabındaki gibi muğlak ifadeler, popüler bilim kitaplarının daha çok satması için büyük yayınevi editörleri tarafından benimseniyor.
Ben bu tutumu akademik dürüstlükle bağdaştıramıyorum.
Ama, bu itirazı not ederek, zengin içerikli ve iyi yazılmış bir kitap olduğunu söyleyeyim.
— / —
Bir de dipnot: Herhangi bir canlı türünün dünya üzerinde yaygınlaşması, o türün bireylerinin sayısının artması, illa ki (evrimsel veya farklı bir açıdan) o türün faydasına mıdır?
Ben bu temel varsayımın da sorgulanabileceğini düşünüyorum.
Bir örnek - önceki haftalarda yaptığımız Restorasyon Ekolojisi programında değinmiştim.
Yellowstone parkındaki Elk geyiklerinin nüfusu çok artınca, bitki örtüsü tahrip ediliyor, bu da uzun vadede o ekolojide bu geyiklerin soyunun tükenmesi tehlikesini beraberinde getiriyor.
Bir başka örnek: İnsanlarla ilişkileri sayesinde nüfusu inanılmaz oranda artan bir canlı türü, tavuklar.
Ama tavuk çiftliklerinde çok kötü koşullarda berbat hayatlar süren bu hayvanların, insanları manipüle ederek kendilerine bir fayda sağladıkları söylenebilir mi?
— / —
Bu dipnotu burada kapatayım ve akışı bitirmek için toxo parazitinin insanlar üzerindeki etkisine döneyim.
En baştaki sorumuz: Kedileri sevimli bulmamızın nedeni, tıpkı farelerde olduğu gibi, bedenimizde yaşayan ve bizi enfekte eden toxo parazitleri olabilir mi?
Bir kötü, bir iyi haber:
Toxoplasma gondii, insanlarda çok yaygın olarak bulunan bir parazit. Yaklaşık her üç kişiden birinin vücudunda, kas dokularında ve beyninde yerleşik olduğu söyleniyor.
Yani haberiniz olmadan siz de toxo parazitine ev sahipliği yapıyor olabilirsiniz!
Öte yandan, toxo parazitinin insan vücudunda aktif bir işleve sahip olduğu, örneğin akıl hastalıklarını tetiklediği (bu, süregelen bir araştırma alanı) veya farelerde olduğu gibi davranışlarımızı değiştirdiği yönünde ciddi bir bulgu yok.
Bu da, iyi haber.
Benim okuduğum en son makale, İngiltere'de 13-18 yaş grubuyla yapılan bir araştırmada, kedilerden bize geçebilecek toxo parazitinin herhangi bir psikoza sebep olduğu yolunda bir belirti bulmamış.
Bu da, hem bizim için, hem de kediler için, iyi haber!
— / —
Özetle, eğer bir kedisever değilseniz, toxo parazitinden endişe etmenize gerek yok.
Fakat kediseverseniz de, yok.
Bu akışın kıssadan hissesi, bu.
Kedileri, bizi enfekte eden parazitler yüzünden değil, sevimlilikleri nedeniyle seviyoruz!
— / —
Toxo parazitinin kediler ve insanlar üzerindeki etkisini anlatan güzel bir yazı, geçen sene @NoroBlog sitesinde yayınlanmıştı.
Bu da, aynı konuda kısa bir görsel özet (İngilizce): https://www.youtube.com/watch?v=g09BQes-B7E
— / —
Son iki eklemeyle bitireyim:
1.Yeni bir makale, toxo enfeksiyonunun, davranışsal iktisat alanında çalışılan türden risk alma eğilimini arttırdığını ortaya koymuş. Yani toxo paraziti kedilere olan sevginizi değilse de riskli davranışlarınızı arttırıyor olabilir.
2. Peki ama kedileri niçin bu kadar sevimli buluyoruz?
Hatta, daha genel bir soru: Bebekleri ve neredeyse bütün hayvanların yavruları niye gözümüze sevimli görünüyor?
İlgilenenler için, yeni bir kitap önerisiyle noktalayayım (galiba Türkçe çevirisi henüz yok): “Sevimliliğin Estetiği ve Etkileri / Hisleri”
— / —
Gelecek hafta, 4 Haziran, bayram nedeniyle Açık Gazete tatilde; Açık Bilinç de olmayacak.
Bir sonraki hafta, 11 Haziran Salı, Dr. İlker Küçükparlak'ı konuk edeceğiz ve (teoride ve pratikte) Klinik Psikoloji / Psikiyatri ayrımı üzerine konuşacağız.
Açık Bilinç'i Salı sabahları 9:30'da dinleyebilir, podcast arşivine ulaşabilirsiniz.